Endüstriyel Otomasyon Alanında Bir Dünya Devi ROCKWELL AUTOMATION
Dünyanın en eski ve köklü firmalarından biri olan Rockwell Automation,
Endüstriyel Otomasyon alanında bir asrı geçkin tecrübesiyle faaliyetlerini
sürdürüyor. Rockwell Automation Genel Müdürü Cenk Ceylanı ofisinde ziyaret
ederek Rockwell Automationıin bu alandaki hizmetlerini, projelerini ve son
zamanlarda dünyayı kasıp kavuran Endüstri 4.0 fikrini konuştuğumuz keyifli bir
röportaj gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
“Rockwell Automation’ın en büyük avantajı dünyanın en iyi teknolojisini Türk mühendislerin uygulamasıdır”
Rockwell Automation’ı tanıyabilir miyiz? Kısa tarihçesi, faaliyet alanları, organizasyon yapısı ve dünyadaki yeri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
Rockwell Automation, 124 yıllık tarihiyle endüstriyel otomasyon alanındaki en eski şirkettir. İlk icadı ayarlı bir reosta ile motor kontrolü yapmasıdır. Bu ürünle birlikte şirketimiz 1903 yılında kurulmuştur. Endüstriyel otomasyon dünyasına bir sürü yeni ürün kazandıran, sürekli Ar-Ge yapan, yeni ürünler üreten ve keşfeden bir şirket kimliğiyle ilk ismi Allen – Bradley olan firmamız, 1980’li yılların ortalarında Allen – Bradley’i satın alarak Rockwell Automation adını almıştır. Ama firmanın marka değeri çok yüksek olduğu için, Allen – Bradley ismi hala devam etmektedir. Software tarafı da Rockwell Software olarak devam etmektedir. Firmamız, teknolojiyi geliştirici bir şirket olması nedeniyle uygulama alanları çok geniştir. Basit bir makine otomasyonundan tesis çapında bir otomasyona, proses otomasyonundan şu sıralar gündemde olan Endüstri 4.0 başlığındaki sahanın yönetim kademesiyle entegrasyonu tarafında çözümler sunan ve yine bu sektörde lider olarak çalışmalarını sürdüren çok geniş yelpazeli bir şirketiz.
“Bir projenin başından sonuna kadar müşterilerimizle birlikte hareket ediyoruz”
Rockwell Automation, endüstrinin hemen hemen bütün iş kollarına hizmet veren bir kuruluş. Firma olarak demir çelik sektörüne bugüne kadar ne tür hizmetler verdiniz? Bugüne kadar hayata geçirdiğiniz projeler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Rockwell Türkiye’nin demir çelikle ilgili kısımlarının ve bu konularla ilgili sanayisinin kuruluşu çok eskilere dayanmıyor. İsdemir, Kardemir, Erdemir gibi büyük ve köklü demir çelik firmalardan sonra Rockwell’in demir çelik sanayisi gelişmiş ve adını duyurmaya başlamıştır. Bu tarz köklü kuruluşlarda ise 35 yıl ve üstünde faaliyette olan, ticari ve teknik ömrünü doldurmuş birçok sistem bulunuyor. Dolayısıyla bu kuruluşların makine teçhizatları zamanında farklı sistemlerle kurulduğundan dolayı çeşitli modernizasyonlara ihtiyacı oluyor. Bu noktada bizler devreye giriyoruz. Rockwell olarak biz yaklaşık 8-10 yıldır bu tip eski yatırım fabrikalardaki modernizasyon işlerinde rol almaya çalışıyoruz. Buna örnek olarak Erdemir ve İsdemir fabrikalarını örnek gösterebiliriz.
Rockwell’in ürün ve hizmet yelpazesi ise oldukça geniş. Özellikle PLC konusunda Rockwell dünya markasıdır. Hatta bunu tüm dünya bilir; Allen-Bradley markasıyla dünyada ilk kez PLC’yi icat eden şirkettir. Daha sonra da endüstri sektörüne ve en önemlisi ise endüstriyel otomasyon sektöründe literatüre PLC adını bağışlamıştır. Dolayısıyla tüm dünyada “Allen-Bradley eşittir PLC” gibi bir izlenim var. Bu da bizim için gurur verici bir şey. Tabi ki Rockwell sadece PLC ile sınırlı değildir.
Ayrıca güvenlik ürünleri tarafında pazar payı olarak dünyada lider konumdayız. Fakat Türkiye pazarında çoğu kişi bunu bilmiyor. Biz de müşterilerimize bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Bir otomasyon firması olarak müşterilerimize herkesin yapabildiğinden daha fazla neler sunabiliriz onları araştırıyoruz. Özellikle demir çelik sektöründeki büyük firmalardan bahsediyorum. Sektörün en büyük açıklarından biri olarak birçok orta gerilim motor ve aklınıza gelebilecek bütün motorlar Türkiye’de hala verimli motor sürücülerle sürülmüyorlar. Bunlar bizim için üretim maliyeti tarafında da dezavantaj. Bu noktada yapabileceğimiz her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Rockwell olarak firmalara proje tekliflendirme aşamasında öncelikle sahaya gidiyoruz, fizibilite raporunu çıkarıyoruz, potansiyeli olan belli noktalardan belli datalar alıyoruz ve ticari teklifimizle beraber müşterilerimize sunuyoruz. Sonrasında bu rapora göre müşterilerimizi yönlendiriyoruz. Özellikle ark ocaklı imalat yapan birçok fabrikaya da bu fizibilite çalışmasını yaptık çok da başarılı olduk.
“Devletin sanayiciyi desteklemesi gerekiyor”
Türkiye’deki demir çelik tesisleri yeni teknolojiye uygun mu? Yenilenmesi ve iyileştirilmesi gereken fabrikaların oranı nedir?
Şu an büyük demir çelik kuruluşlarında birtakım modernizasyonlar yapılıyor. Bundan 10 sene önce belki sektörün yüzde 40’ı modern otomasyon sistemlerine sahipken şimdi bu durum yüzde 60 civarında diyebilirim. Ama bu oran yeterli değil. Hızlı tüketim malları sektörü, yiyecek-içecek, hijyen, otomotiv sektörü gibi sektörler modernizasyon konularında biraz daha önde gidiyor. Çünkü onlar zamana karşı üretim yaptıkları için dijital dönüşüm tarafında biraz daha ilerdeler. Fakat aslında dijital dönüşüm sektörünün daha çok gelişim göstereceği ve geri dönüş alabileceği sektör ağır sanayi sektörüdür. Ağır sanayide diğer sektörlere nazaran toplamanız gereken veri daha azdır ama analizini yaptığınızda size üretim ve maliyet avantajı sağlayabilecek bir sürü alan bulunmaktadır. Dolayısıyla sanki ağır sanayi sektöründe çok büyük yatırımlar yapılması gerekiyormuş gibi bir izlenim yaratıldı. Biz olaya öyle bakmıyoruz. Her tesisin kendi avantajlarını yakalayabileceği noktalar var. Yani her tesisin her uygulamayı yapması biraz anlamsız. Dijital dönüşümde de aynı mantıkla ilerliyoruz. Firmaların aslında Endüstri 4.0’dan korkmamaları gerekiyor. Biz müşterilerimizin ihtiyaçlarını oturup birlikte tespit ediyoruz. Hani derler ya; insan kendi evinin ihtiyacını kendisi bilir diye… Biz de bu noktada endüstri mühendisleri, üretim planlamacıları vs. kişilerle oturup firmaların dijitalleşme yol haritasını çıkarıyoruz. Harita dediğimiz şey ise; tesisin, tesisi işleten insanların nerelerden ne fayda çıkarabilecekleridir. Firmalar aslında bunun farkındalar ama bu detayları göremiyorlar. Burada bize düşen görev ise bilinçli bireyler yaratmak oluyor. Çünkü her tesisin ihtiyacı farklıdır. Kimisi benim için üretim önemli der kimisi ise tedarik zincirinde problem yaşayabilir. Hatta otomotiv sektörünün en büyük problemlerinden biri de budur. Otomobil üreticileri aslında otomobili sadece birleştiren fabrikalardır. Otomobilin parçalarını üretenler ise otomotiv yan sanayi diye tabir ettiğimiz yerlerdir ve tüm tedarikin zinciridir. O halkadan kopmamak için otomobil üreticisi tabii ki üretim kapasitesini ve hızını arttırıp otomobil sayısını arttırmaya çalışacaktır. Onlar böyle bir dijital dönüşüme girdiğinde siz onlara iş yapan tedarikçi olarak o halkadan koparsanız bir yerde sistemden de kopmuş olursunuz. İşin otomasyon kısmını insanların gözlerinde büyütmemeleri gerekiyor. Endüstri 4.0 ulaşılmaz bir yıldız değildir. Doğru, profesyonel bir şirket yönetiminin bakacağı şey ihtiyacının ne olduğu ve bu ihtiyaçlarını karşılamazsa kayıplarının ne olacağıdır. Eğer teknolojik gelişmelere ayak uyduramazsak Avrupa’yı elimizden kaçıracağız. Otomasyon ürünleri gibi yüksek teknolojik üretimler maalesef burada üretilmiyor.
“Firmaların Endüstri 4.0’dan korkmamaları gerekiyor”
Peki bu konuda devlet desteğinin önemi nedir? Sizce yeterli teşvik veriliyor mu?
Bu konuda devlet teşvikleri çok önemli. Devletin sanayiciyi desteklemesi gerekiyor. Gerek üniversite eğitimleriyle gerekse de firma yönlendirmeleriyle Endüstri 4.0 teşvik edilmeli, eğitim sistemi buna göre adapte edilmeli, geleceğin mesleklerini planlanmalı ve üniversitedeki mesleklerin buna göre dönüşümlerini sağlamalıdır. Çünkü bizim daha yenilikçi ürünler tasarlayacak insanlara ihtiyacımız var. Kurulan bu akıllı sistemleri idame ettirmesi gereken insanlar var. Endüstri 4.0 beyaz yakalı çalışan ihtiyacını artırıp, mavi yakalı çalışan ihtiyacını azaltan bir sistem. Bu noktada nitelikli personel ihtiyacı artıyor. Böylelikle üniversitelere büyük iş düşüyor. Rockwell Automation olarak biz enerji tasarrufunu motor sürücü uygulamadan da sağlayabiliyoruz. Bunun dışında duruş sürelerini tamamıyla kısaltabiliyoruz. Bunların hepsinde taahhüde gidiyoruz. Bu yazılımları kullandığınızda ne tür sonuçlar elde edebileceğinizi belirtiyoruz. Edilemezse bize de gerekli yaptırımları var. Bu konuda kendimize güveniyoruz.
Peki, Rockwell Automation olarak belirli sektörlerden birilerini Avrupa’da bir tesise götürüp orada yaptığınız yenilikleri somut gerçekliklerle onlara gösteriyor musunuz?
Bahsettiğiniz uygulama aslında çok mantıklı. Buna benzer birkaç çalışma yaptık diyebilirim. Proje detaylarında saha gezisi isteyen müşterilerimiz oldu. Biz de geri çevirmedik. Dünyanın neresinde olursa olsun müşterilerimizi alıp bahsi geçen proje detayıyla ilgili gerekli görülen yerlere götürdük; işi yakından görsün, birebir takibini yapabilsin diye… Bunun dışında fuar çalışmalarımızda da müşterilerimizle birebir ilgilenerek yaptığımız yenilikleri bilhassa onlara tanıttık. Her sene Kasım ayında Amerika’nın farklı eyaletlerinde düzenlediğimiz Automation Fair Fuarı’nda teknolojik yenilikleri takip edebilen müşterilerimiz fuara oldukça yoğun katılım gösteriyor. Ortalama 17 – 18 bin ziyaretçisi olan fuarda sektörün devleriyle bir araya gelme şansı bulunuyor. Adeta sektörel dev bir zirve gibi düşünebilirsiniz. Her stantta teknolojinin geçirdiği tüm mükemmel safhaları görebiliyorsunuz. Bir yandan teknolojik gelişmeleri incelerken bir yandan da sektörle ilgili soruları direkt muhataplarına sorup deneyimlerinden faydalanabiliyorsunuz. Bizler de bu ilgiden memnun kalıyor ve düzenlediğimiz fuarla birlikte Endüstri 4.0’ın hayatımıza getirdiği yenilikleri gözlemleyebiliyoruz. Bunun dışında Eylül ayında düzenlediğimiz Endüstri 4.0 ve güvenlik konusunda bir organizasyon mevcut. Bu organizasyonumuzda da demir çelik sektöründen değerli katılımcı ve misafirler olacaktır.
Marketing alanında en iyi çalışan firmasınız. Bu dünya geleninde bir kurum kültürü mü yoksa size özel bir başarı mı?
Aslında Rockwell Automation genel itibariyle iyi bir marketing firmasıdır diyebiliriz. Ekip olarak yaptığımız her işte imzamız var ve bununla gurur duyuyoruz. Aslına bakarsanız Rockwell Automation merkez olarak marketing başarısını yakalamış bir firmadır. İşin Türkiye ayağına baktığımız zaman Aristo İletişim ve Marketing Müdürümüz bizlere bu konuda çok destek oldular. Bir ülkede kalıcı olmak istiyorsanız o ülkenin kültürünü, değerlerini ve en önemlisi dilini bilmeniz gerekiyor. İşin sosyal medya ayağı da son derece önemli tabii… Bizim nerede ne işi yaptığımızı müşterilerimize aktaran ve onları yeni gelişmelerden haberdar eden marketing tarafı büyük bir sorumluluk üstlenmiş durumda… Bir işi yaparsınız ama tanıtımını yeterince yapamazsanız o iş yetersiz kalacaktır. İçeriğin dolu olması ve firmayı tam anlamıyla temsil etmesi son derece önemlidir. Biz yaptığımız iş ve temsil ettiğimiz müşterilerimiz sayesinde bu günlere geldik. Bunda merkezi marketing ve işin Türkiye tarafı da büyük sorumluluk aldı diyebiliriz. Buradan sizin vasıtanız ile hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Alüminyum, çimento ve maden sektörlerinde bu sektörlerin Endüstri 4.0’a bakış açıları nasıl? Bu sektörlerdeki çalışmalarınız nasıl devam ediyor bize bunlardan bahseder misiniz?
Bizim bu sektörlerde Endüstri 4.0 kapsamında Türkiye’de yaptığımız uygulamalar var. Bu konu yaklaşık 2-3 yıldır konuşuluyor. Bizler bu konuda yeterli bilgi birikimine sahibiz. Endüstri 4.0 Avrupa’da daha çok hazmedilse de Türkiye’de yeni yeni fabrikalar sanayi devrimine uyumlu hale getiriliyor. Belli bir korku mevcut firmalarda… Büyük organizasyonlar yapılınca insanlarda iş ne kadar büyük gösterilirse o kadar pahalı hissini yaratıyor. Ama öyle bir şey yok. Rockwell Automation olarak biz kolları sıvadık. Alüminyum, Çimento ve Maden sektöründe yaptığımız modül uygulamalar var. Bunlar izne tabi olduğu için isim paylaşma konuusnda çok dikkatliyiz. O sektörlerle ilgili çalışmak isteyen kişileri zaten onların izniyle sahalarına götürebiliyoruz.
Savunma ve havacılık sektörlerinde var mısınız?
Savunma sanayinde yerli Ar-Ge şirketlerimizin hemen hepsiyle çalışmalarımız var. Rockwell Automation’ın kökeni zaten havacılık ve savunma sanayisidir. Bizim kökenimiz aslında uzay mekikleri, helikopterler, savaş gemileridir. Savunma ve havacılıktan gelen bir şirket olmak da aslında otomasyonda bizim teknoloji liderliğini sürükleyebilmemiz için en büyük nedendir. Çünkü şu an sanayide kullanılan otomasyon sistemleri, bundan 20-25 sene önce uzay ve havacılıkta kullanılan otomasyon sistemleridir. Şu an uzay ve havacılık sektöründe kullanılan otomasyon sistemlerine belki bundan 15 yıl sonra kavuşma şansımız olacak. Bizim Amerikalı mühendislerden daha iyi bir iş çıkarmamız gerekiyor. Burada hemen bir parantez açmak istiyorum; Türk işi sahiplenir, sonuna kadar bırakmaz. Kapasitesini de maksimum seviyesine kadar kullanır. Rockwell Automation Türkiye’nin en büyük avantajı dünyanın en iyi teknolojisini Türk mühendislerin uygulamasıdır. Teknolojisi yabancı ama çalışanları Türk’tür. Böylelikle çalışırken de bir Türk düşünce yapısıyla hizmet veriyorsunuz. Sadece Avrupa’da 4000 mühendisimiz var. Biz lokal mühendisliğin tamamını da yapabiliriz ama spesifik bir konuda da Avrupa’dan bir uzmana ihtiyacımız varsa onu da getiririz ve o ekibin bir parçası olur. Onun know how’unu da biz kullanabiliriz. Bu çok güzel bir harman ama burada başı çekmesi gereken bir Türk takımıdır. Ve biz ekibimizle, yaptığımız işlerle gurur duyuyoruz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Makina Store. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.