Skip to main content
Makina Store

Paslanmaz çelik kullanımı yaygınlaştırılmalı

PASDER - PASLANMAZ ÇELİK DERNEĞİ
1971 yılı Şubat ayında, bugünkü adı ‘’ThyssenKrupp Stainless’’ olan Stahlwerke Südwestfalen AG Alman paslanmaz çelik ve özel alaşımlı diğer tüm çelikleri üreten kuruluşun ihracaat görevlisi olan Zapp Fortuna GmbH/Alman firmasının Exclusiv Türkiye Mümessilliği ile görevlendirilen ve sektörde paslanmaz çelik ithalatçısı olarak faaliyet gösteren ‘’Tokel Kollektif Şirketi Hamdi Tokel ve Ortakları’’ firması ortağı olarak sektörle tanıştım. Şahsen adı geçen firmaya ortak olarak katılmam nedeniyle Alman firmasının tam ve tek yetkili mümmessilliği ile ilgili tüm temsilcilik görev ve sorumlulukları üzerime almış oldum. 1977 yılı başından itibaren Asal Çelik Mümessillik ve Ticaret A.Ş. firmasını kurdum. 1980 yılında Stahlwerke Südwestfalen AG firmasının Krupp Demir Çelik Endüstrisi ile birleşmeleri sonucu yatay bir geçişle Krupp firmasının tüm özel alaşımlı çelik ve paslanmaz çelik ürünlerinin Türkiye’de excl. satış mümessilliği görevine devam ettim. 1994 yılında bu defa Krupp ile Thyssen Demir Çelik Kuruluşlarının birleşmeleri sonucu, yine yatay bir geçişle önce Krupp Thyssen, sonradan Thyssen Krupp Stainless olarak adlandırılan Alman Firmasının yalnızca paslanmaz çelik yassı ürünlerinin Excl. Türkiye Temsilcisi olarak görevime devam ettim. 1994 – 2001 yılları arasında Alman Firmasının Asal Çelik olarak benim firmama 49 oranında iştirakini sağladım. 2002 yılından itibaren Alman firmasının kendilerine ait olan yeni yatırım projeleri çerçevesinde 2005 yılı sonuna kadar bu görevi başarıyla sürdürdüm. 2006 yılından itibaren Thyssen Krupp Almanya tüm faaliyetlerini daha önce Istanbul’da kurmuş olduğu TK-Eurinox firması bünyesinde toplaması nedeniyle kendileriyle olan 35 yıllık ilişkimi karşılıklı dostluk ve anlayış çerçevesinde sona erdirdim.
Pasder’in kuruluş amacı ve kurucuları
35 yıllık bilgi ve tecrübe birikimimi ve çalışmalarımı Türkiye Paslanmaz Çelik sektörüne faydalı olarak devam ettirmem için –Tüm Avrupalı Paslanmaz Çelik Üreticileri ve EURO INOX Birliğinin- ittifakla aldıkları karar ve fikir desteği ile Türkiye’de bu sektörde en büyük ve ciddi kuruluşlar olarak faaliyet gösteren firmalar ile birlikte PASDER – Paslanmaz Çelik Derneği’ni Aralık 2006’da kurdum. Sarıtaş Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş, Thyssen Krupp Eurinox, Outo Kumpu İstanbul, Uginox Arcelor Group Sanayi ve Ticaret A.Ş, Sarıtaş Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş, Betinoks Paslanmaz Çelik San. ve Dış Ticaret A.Ş, Borşen Boru Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti, Borusan Paslanmaz Boru, Öztiryakiler, Alp Metal, Tokel Paslanmaz Çelik San. ve Dış Ticaret A.Ş ve Lema Çelik kurucu üyelerimiz arasında yer alıyor. Derneğimizin kuruluş amacı “Paslanmaz Çelik kullanımının ülkemizde de geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır”.
Derneğimizin kuruluşunu takiben:
Mart 2007’de Euro Inox – Brüksel Marketing Comittee Meeting toplantısına Derneğimizi temsilen davet edildim ve katıldım. Avrupalı Paslanmaz Çelik Birliği olan
EURO INOX – Brüksel, derneğimizin bu organizasyona katılması ve üyeliği için müracaat etmemizi tavsiye etti. Resmi üyelik müracaatımızı yaptık. Euro Inox tarafından 1 Kasım 2007 tarihinden itibaren üyeliğimiz kabul edildi.
Çeşitli tarihlerde Dünya Gazetesi Paslanmaz Çelik ekinde röportajlarım yayınlandı.
Haziran.2007 ‘ de İstanbul Ceylan Intercontinental Otelinde yapılan Steel Orbis – Demir Çelik Konferansına Derneğimiz adına konuşmacı olarak davet edildim. Yabancıların ve sektörün ilerigelenlerinin dinleyici olarak katıldıkları topluluğa Ülkemizde Paslanmaz Çeliğin dünü, bugünü ve yarını hakkında bilgi arzettim.
01-03.Kasım.2007 tarihleri arasında Karabük Üniversitesinde gerçekleşen IV.Demir Çelik Kongresine , Demir Çelik Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Sayın Dr. Veysel YAYAN’ ın daveti üzerine Derneğimiz adına ve konuşmacı olarak katıldım. Türkiye’de paslanmaz çeliğin konumu hakkında detaylı bilgiler arz ettim.
Euro Inox Brüksel tarafından organize edilen 2008 yılı ilk ‘’Marketing Committee Meeting’’ toplantısına katılmak üzere davet edildim.
ISSF – Brüksel Dünya Paslanmaz Çelik Forum Organizasyonuna derneğimizin üye olması için yaptığımız müracaatımız Mayıs 2008 ayında yapılacak Yönetim Kurulu Toplantısında görüşülerek üyeliğimiz karara bağlanacaktır.
Üyesi bulunduğumuz Euro Inox Brüksel Birliğinin 2008 yıllık olağan genel kurul toplantısına davet edildik. 10 Haziran günü Helsinki’de yapılacak Genel Kurul Toplantısına katılmak üzere Dernek Yönetim Kurulumuzca görevlendirildim.
www.turkpasder.com sitemizin Türkçe versiyonu Mart 2008 ayında kullanıma açılmıştır. İngilizce bölümleri yapım aşamasında olup, Nisan.2008 sonuna kadar kullanıcıların istifadesine sunulacaktır. Sitemizdeki link’ler yoluyla tüm üyelerimizin ve üyesi bulunduğumuz yabancı organizasyonların sitelerine doğrudan ve anında erişim sağlanmıştır.
PASDER olarak kısa vadede 2008 yılı sonuna kadar yeni üye adaylarımızın müracaatlarını alacağız. 2008 sonunda yapılacak Genel Kurulumuzda görüşülerek karara bağlanacak tüzük değişikliklerini takiben ilk yönetim kurulu toplantımızda tüm yeni adayların girişlerini değerlendirmeye alacağız.
Paslanmaz Çelik Kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak üzere bu konuda Seminerler düzenleyecek, paslanmaz çelik ürünlerinin sergilendiği fuarlara katılacağız. Örneğin : 2008 yılında üyemiz Öztiryakiler Profesyonel Mutfak
bünyesinde TUSİD fuarına katıldık. Ayrıca Euro Inox ve ISSF bağlantılı çeşitli teknik bilgileri içeren katalog ve broşür tercümelerinin Türkçe baskılarını sağlamış ve sektördeki ilgililere dağıtmış bulunuyoruz. Bu hizmetimiz, sektörün her bölümündeki problemlerin çözümünde yardımcı olacak şekilde devam edecektir.
2007 yılı ve paslanmaz çelik sektörü
2007 yılında paslanmaz çelik sektörü, hammadde fiyat istikrarsızlığı nedeniyle sıkıntılı bir dönem geçirdi. Haksız rekabetin önlenmesi için gerekli tedbirler alınmadığı için
imalat sektörünün iç piyasa satışlarında sorunlar büyüdü. Özellikle Uzak Doğu
menşeli ürünlerin iç piyasada yerli üreticileri tedirgin ettiği bir gerçektir. Avrupa ülkeleri paslanmaz çelik sektöründe Uzak Doğu Ülkelerine karşı yaptırımlara giriştiği bir dönemde, Türkiye’deki yetkililerin bu konuda yeterli duyarlılık göstermedikleri
gözlenmektedir. Türkiye menşeli ürünlerin ihracaatı, özellikle beyaz eşya ve kaliteli olan diğerleri, Sanayicilerimizi bir nebze olsun rahatlatmakta ve ileriye yönelik umutlandırmaktadır.
Dünya genelinde paslanmaz çelik üretimi
Dünya genelinde paslanmaz çelik hammadde-yarı mamuller Avrupalı üreticiler başta olmak üzere Güney Afrika , ABD ve Güney Amerika –Meksike ve Brezilya- ile Asya
ve Uzak Doğu ülkelerinde üretilmekte ve Türkiye’ye ihraç edilmektedir. 2007 takvim yılı verilerine göre Dünya sıvı paslanmaz çelik üretimi 28 milyon ton civarındadır. Mevcut paslanmaz çelik üreticilerinin -özellikle uzak doğu ülkelerindeki- yeni yatırımları, takriben yıllık 5 ila 7 arasındaki talep artışını rahatlıkla karşılayacaktır.
Türkiye’nin ithalatçı kimliği - yerli paslanmaz çelik üretimi düşüncesi
Türkiye’de önümüzdeki yıllarda yarı entegre tesislerin kurulması düşünülmektedir. 2006 yılında Çorlu Serbest Bölgesinde yatırıma başlayan Güney Koreli Dai Yang firmasının 2010 yılına kadar yatırımlarını tamamlaması ve takriben 100.000 ton’luk bir üretim kapasitesine ulaşması planlanmıştı. Ancak bu konuda ilk yatırım hızının önemli derecede yavaşladığını gözlemliyoruz. Türkiyenin 2007 yılı takriben 300.000 ton’luk fiili ithalat rakamları Türk Müteşebbislerin dikkatini çekmiş olmalı ki ; bazı duyumlara göre önümüzdeki birkaç yıl içinde yarı entegre tesislerin projelendirileceği düşünülmektedir. Tam entegre tesislerin Türkiye’de gerçekleşmesi, daha önce de çeşitli röportajlarımda belirttiğim gibi, birkaç 10 yıl beklememizi gerektirecektir. Her
iki tip yatırımın da ana problemi “Know How” konusudur. Dünya’da üretim Know How’ı verebilecek üretici kuruluşlar bellidir. Bu kuruluşların tümü öncelikle kendi çıkarlarını düşünmek mecburiyetindedirler. Ortak olacakları Türk müteşebbislerin bu konuda çok dikkatli, uyanık ve duyarlı olmaları şarttır. Kanaatimce, ülkemizde üretim dahi yapılsa, ithalatın devam etmesi normal ve gereklidir. Her üreticinin her cins ve kalite paslanmaz çelik üretmesi -bazı Avrupalı Üreticiler hariç- sözkonusu olamaz. Bu nedenle Türkiye’de yapılacak üretimi, Kısmen ihracaata bağlı olarak düşünmek mantıklı olacaktır. Hem üretmeli ve ihraç etmeli, hem de ithalata devam etmeliyiz. Dünya genelinde en gelişmiş ülkeler dahi bu kurala uygun davranmaktadırlar.
Ülkemizde paslanmaz çeliğin kullanım oranı
Gelişmiş ülkelerde kişi başı yıllık paslanmaz çelik tüketimi 12 ila 14 kg’dır. Ülkemizde ise tüketim 2007 yılı verilerine göre kişi başına 4,2 kg ‘ dır. Gelişmiş ülkelerde tüketim miktarlarının yüksek olması, kullanım alanlarının çok yaygın bir duruma gelmesiyle sağlanmıştır. Bu durum son yıllarda bina sektöründe çarpıcı olarak görülmektedir. Ayrıca bir örnek vermek gerekirse, İstanbul Belediyesinin şehir içindeki bir bölüm otobüs duraklarının yapımında önemli miktarda paslanmaz çelik kullanıldığını görmekteyiz. Aldığımız duyumlara göre bu durakların bazı yabancı ülkelerden hibe şeklinde gelerek monte edildikleridir. Diğer önemli kullanım alanları pek tabii ki; Kimya sanayii ve özellikle gıda sanayii ile tıp alanıdır. Gelişmiş ülkelerde artık gıda üretimi yalnızca paslanmaz çelik kullanılarak kurulan tesislerde gerçekleşmektedir.
Paslanmaz çeliğin avantajları
En büyük avantajı ekonomik yönden uzun ömürlü ve hijyenik olmasıdır. Zararlı bakteri ve mikropların kolayca temizlenebilmeleri, paslanmaz çelik ürünlerin tercih edilmelerinde en büyük etkenlerden biridir. Orta vadede –artık 20 yıl uzun bir vade olmaktan çıkarılmalıdır- alternatiflerinden çok daha ucuza gelmektedir. 100 geri dönüşümlü olması ve cevre kirliliğine neden olmaması, olumlu özellikleri arasındadır. Bugün krom nikel alaşımlı bir mutfak eşyasının hurda fiatı takriben $ 2,70 / kg’dır. Ekonomik değer katkısını böylece rahatlıkla hesaplayabilirsiniz.
Paslanmaz çelik sektöründe “Çelik Servis Merkezi” hizmeti veren veya verdiğini düşünen firmalar
Paslanmaz Çelik Servis merkezleri sektörün en önemli birimlerinden biridir. Bu merkezlerin ‘’ben yaptım oldu’’ felsefesinden ziyade, nasıl bir hizmet bekleniyor şeklinde düşünülmeleri gerekir. Üretici taleplerinin çok iyi değerlendirilmeleri gerekir. Bugünkü küçük üreticilerin önümüzdek 10 yıl içinde tamamen değişmeleri gerektiğini, bu değişimin olumlu yönde gelişmesi halinde servis merkezlerine bağımlılıklarının artacağı şüphesizdir. Böylece servis merkezlerine ihtiyaç kesinlikle artacaktır. Servis Merkezlerinin yalnızca al-sat veya al-kes-ver şeklinde kısır döngülü bir hizmet anlayışı doğru değildir. Servis merkezleri, müşterileri olan üreticilerin isteklerini ve problemlerini doğru değerlendirmeleri, yeterli kalite ve miktarda stok tutmaları, üreticilere teknik konularda da yardımcı olmaları kendi varlıklarını korumaları ve devam ettirmeleri için elzemdir. Servis Merkezlerinin yurtdışındaki hammadde üreticileri arasından seçecekleri çok iyi tedarikçilerin olması gerekli ve önemlidir.
Hiçbir servis merkezi spot alımlarla gelişme gösteremez, rekabet edemez. Rekabetin anlamı, adı üstünde , Servis –HİZMET- ile yapılır. Yalnızca fiat rekabeti artık çok ilkel bir düşünce olarak değerlendirilmekte ve ikinci planda kalmaktadır. Ülkemizde
bunları düşünce ve uygulama olarak aşmış olan kişi ve kuruluşlar çoğalmaktadır. Bu sevindirici bir olgudur.
Demir çelik fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar
Demir ve çelik –hammadde olarak- tüm ülkelerin ve insanların ihtiyacı olan metaller arasında ilk sıradadır. Fiatların artmış olması –arz talep- kanununun hala işlemekte olduğunun en çarpıcı göstergesidir. Dünya nüfusu gittikçe artmakta, insanlar tüm ülkelerde az veya çok daha çok refah istemenktedirler. Refah demek, daha konforlu bir yaşam standardı demektir. Bunu elde etmenin yolları: İyi bir meskene sahip olmak, iyi beslenme için yeterli gıda almak, ev eşyaları, beyaz eşya, otomobil v.s. daha birçok ürünlere sahip olmaktır. Bütün bunların sağlanması için demir ve çeliğe ve de en önemlisi paslanmaz çeliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Fiyatlar tüm dünyada ve tüm ülkelerde, her cins metal için artmaktadır, artmaya devam edecektir. Geriye dönüş
söz konusu değildir. Bu durum böyle giderse nereye varılacağı sorulursa: Varış yalnız ve yalnız Yüce Tanrı’ya olacaktır. O’nun göstereceği son, en kabul edilebilir son’dur.
Son olarak; “Küresel ısınma, karbondioksit emisyonu, ormanların insanlar tarafından yok edilmeleri ve üstüne üstlük tüm Dünya’da orman yangınları, hayvansal ve bitkisel
gıda üretiminde bilinçsizce suni gübre ve hormon kullanımı, ihtiyacımız olan ve Yüce Tanrı tarafından insanlara verilen nimetleri süratle yok etmeye ve tabiat dengesini bozmaya çalışmamız, bizi belli olan son’a doğru sürüklemektedir.’’